Özgürlük Gündemi 6 Kasım Haftası
Editörlüğünü Dr. Nurettin Kalkan’ın yaptığı Özgürlük Gündemi’nde bu hafta Doç. Dr. Ali Rıza Çoban “Can Atalay AYM Kararına Rağmen Tahliye Edilmedi” başlığını, Ömer Faruk Şen “Türkiye’de Basın Özgürlüğü Raporu 2023 Yayınlandı” ve Enes Özkan ise, “Gri Listeden Çıkma Çabaları” başlıklarını merceğe aldı.
Editör Dr. Nurettin Kalkan bu hafta; Cumhuriyet Halk Partisi’nin 38. Olağan Kurultayına değindi. Kurultayda çıkan sonucun, kamuoyunu epey bir süre daha meşgul edeceğini şimdiden söylemek mümkün olduğunu söyleyen Kalkan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıl, 167 gün süren CHP genel başkanlığı ve ana muhalefet liderliği 5 Kasım gününün ilk saatlerinde sona erdiğini belirtti. Kalkan, “Kurultayın ikinci turunda, 812 delegenin oyunu alan değişimcilerin adayı Özgür Özel, CHP’nin 8. genel başkanı oldu.
Kuşkusuz bu değişime dair hususlar Özgürlük Gündemi’nin ilerleyen sayılarında daha detaylı olarak ele alınacaktır fakat her şeye rağmen bu değişim önemlidir, değerlidir. Zira Türkiye’deki siyasal partilerin büyük bir çoğunluğu nitelikli anlamda bir parti içi demokrasiden yoksundur. Lider sultasının hayli kesif olduğu Türk siyasal sistemi açısından, bir genel başkanın kurultay/kongre yoluyla değiştirilmesi sonucu ne olursa olsun kayda değer bir gelişmedir” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Ali Rıza Çoban ise, “Can Atalay AYM Kararına Rağmen Tahliye Edilmedi” başlığında Anayasa Anayasa Mahkemesi’nin kararına rağmen tahliye edilmeyen Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay’ın durumuna değindi. Çoban, “AYM, yerel mahkemenin hangi kararları alması gerektiğini açıkça kararında yazmış ve kararın gereğinin yerine getirilmesi için bir örneğini ilk derece Mahkemesi olan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine göndermiştir.
Anayasa Mahkemesinin kısa karar sonucunu alan yerel mahkemenin derhal Atalay’ı tahliye etmesi gerekirken, yerel mahkeme önce gerekçeli kararı beklemiş, gerekçeli karar yayınlandıktan sonra beş gün boyunca herhangi bir karar vermemiş ve 31 Ekim tarihinde anlaşılmaz bir şekilde Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının Yargıtay 3. Dairesinin tahliye talebinin reddi kararıyla ilgili olduğunu belirterek dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına göndermiştir” dedi.
Bu davanın açılmasından itibaren devam eden hukuksuzluklar silsilesinin nihayet Anayasa Mahkemesi kararının keyfi bir şekilde uygulanmaması ile zirve yaptığını kaydeden Çoban, “Kesinleşmiş bir ceza ile ilgili yeniden yargılama yapma yetkisinin yerel mahkemede olduğu açıktır. Buna rağmen Anayasanın 153. maddesi gereği yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olan AYM kararını uygulamamak için yapılan manevraların bir hukuki yoruma dayandığını söylemek mümkün değildir. Olağan bir hukuk devletinde bu tür keyfiliklerin mutlaka bir hukuki sonucunun olması gerekir” diye belirtti.
“Türkiye’de Basın Özgürlüğü Raporu 2023 Yayınlandı” başlığıyla Ömer Faruk Şen, Özgürlük Araştırmaları Derneği’nin 2015’ten beri yıllık Türkiye’de Basın Özgürlüğü raporuna değindi. Prof. Dr. Burak Bilgehan Özpek’in düzenli olarak kaleme aldığı 2023 yılı rapor, Türkiye’de basının ve gazetecilerin karşılaştığı sorunlar, engellemeler ve özgürlük konularında derinlemesine bilgi sunarak, medyanın güncel durumuna dair genel bir bakış açısı sağlamaktadır. Raporun üç bölüme ayrıldığını belirten Şen şu şekilde anlatıyor: “Raporun ilk bölümünde cezaevindeki gazeteci sayısının geçtiğimiz seneye kıyasla düşmüş olsa da sayının hala yüksek (37) olduğunu ve bunların ekseriyetini Kürt gazetecilerin oluşturduğunu belirtiliyor. Bu gazeteciler arasında Mercan Yanardağ ve Barış Pehlivan gibi kamuoyu tarafından bilinen isimler var.
Raporun ikinci bölümü iktisadi bağımlılık ilişkisine odaklanıyor. Özpek, kamu kaynakları tarafından desteklenen medya kuruluşlarının esasında hükümetin araç olarak kullandığı bir propaganda makinesi olduğunu ve basın özgürlüğünün teminatının “medyanın ticarileşmesi ve serbest piyasa koşulları içinde sadece müşterilerine karşı sorumlu olması’ gerektiğini belirtmektedir. Ne var ki, Türkiye’de geçtiğimiz yıllarda kamu kuruluşları ve iktisadi teşekkülleri verdikleri reklamlarda piyasa mantığından bağışık tercihler yapmışlardır.
Raporun üçüncü bölümü 2023 yılında, özellikle seçimlere yaklaşırken artan kutuplaşma ve linçe yer vermektedir. Kutuplaştırma, seçimlere kadar hükümetin sistematik olarak kullandığı, yalan ve montaj olan birçok haber ve görselin medya kuruluşları ve siyasetçiler eliyle yaygınlaştırıldığı bir yöntem ve strateji oldu. İktidar partisinin böylelikle kararsız seçmeni korkutup desteğini kendine çekmeyi amaçlayan bu stratejisinin hedefine ulaştığını gözlemledik.”
Enes Özkan ise, “Gri Listeden Çıkma Çabaları” başlığında ekonominin Gri Liste’sine değiniyor. Gri Liste’nin kara para aklama ve terörizme finansmanına karşı yeterli güvenceye sahip olmayan, bu konuda eksiklikleri bulunan ülkelerin ilan edildiği küresel bir liste olduğunu hatırlatan Özkan, “Mali Eylem Görev Gücü’nün (Financial Action Task Force – FATF), 2021 yılındaki kararı sonucunda ise Türkiye’ye bu listeye alınmıştır. Bu riski almak istemeyen yabancı yatırımcılar da haliyle Türkiye’ye uzun vadeli yatırımlar yapmaktan kaçınmakta yahut yatırım planlarını ertelemektedir. Buna rağmen Mehmet Şimşek’in göreve gelmesiyle birlikte yabancı yatırımcı çekmek adına birtakım olumlu gelişmelerin yaşandığı ve bu minvaldeki girişimlerin gözlendiği de bir vakıadır” dedi.
Türkiye’nin Gri Liste’den çıkış yapmak için topyekun bir seferberliği halihazırda başlatmış durumda olduğuna dikkat çeken Özkan, “FATF’ın belirlediği yasal mevzuat çerçevesinde sorumluluklarını yerine getirmediği için Gri Liste’ye alınan Türkiye için esasen bu kategoriye hiç düşmemek, çıkmaktan çok daha kolay işti. Yapılması gereken FATF’ın kritik olarak kodladığı bazı başlıklarda ivedilikle adım atmaktı” ifadelerini kullandı.
Özgürlük Gündemi tamamını buradan okuyabilirsiniz.