Genç mülteciler ne yaşıyor?

Türkiye’de 15-30 yaş aralığında bir milyonun üzerinde Suriyeli genç yaşıyor. Zorla yerinden edilmiş gençlerin çok az bir bölümü, Türkiye’de eğitim hayatına devam edebiliyor. Gençler göçle geldikleri Türkiye’de, anadilde eğitim imkânı bulamıyor ve maruz kaldıkları ayrımcılık sebebiyle kendilerini güvende hissetmiyor.  

2011 yılında Suriye’de yaşanan insani kriz sonrası, Türkiye’ye yaklaşık 3,5 milyonun üzerinde Suriye vatandaşı giriş yaptı. İlk 5 yıl -akut dönem olması vesilesiyle- acil ihtiyaçların giderilmesi, göç politikasının oluşturulması, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının bu insani kriz çerçevesinde pozisyonlarını belirlemesi ve ortak çalışma alanlarının netleştirilmesi ile geçti. Son 3 yıllık süreç ise normalleşmeye yönelik adımların ve birlikte yaşam temelli çalışmaların planlanması ve hayata geçirilmesiyle devam etti. 

Toplum Gönüllüleri Vakfı tarafından yürütülen Genç Mültecileri Destekleme Projesi, 2015 yılından bu yana 4 ilde faaliyet yürütüyor. Proje Ankara, Hatay, İzmir ve Diyarbakır’da bulunan merkezlerde 18-30 yaş arası Suriyeli ve Türkiyeli gençlerin katılımıyla gerçekleşiyor.

Toplum Gönüllüleri Vakfı Mülteci Çalışmaları Koordinatörü Muhammed Bahri Telli, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü ile ilgili konuştu ve gerçekleştirilen proje hakkında şunları söyledi: “3 yılı aşkın bir süredir devam eden Genç Mültecileri Destekleme Projesi, mülteci gençlerle Türkiyeli gençlerin bağını güçlendiren ve birlikte yaşam çerçevesinde projeler üreten çalışmalar yapıyor. Bununla beraber temel hak ve özgürlükler bağlamında bilgilendirme ve savunuculuk çalışmaları yürütüyor. Başta cinsel sağlık ve üreme sağlığı olmak üzere sağlık hizmetlerine erişim ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele eğitimleri düzenliyor.” 

Mülteci gençler, hem aile içinde hem sosyal hayatta çeşitli sorunlarla karşılaşıyor. Bunların başında gençlerin kendi potansiyellerinin farkına varamaması ve kendilerini gerçekleştirebilecek sosyal alanlar bulamaması geliyor. Ayrıca, gelecek kaygısı, can güvenliği tehdidi ve bu süreçlerin getirdiği yoğun sağlık problemleri de gençlerin hayatını zorlaştıran etkenlerden.

Birlikte yaşamı mümkün kılmak için üretilen toplumsal politikaların sürdürülebilirliği büyük önem taşıyor. Türkiyeli ve Suriyeli gençler birlikte, ortak bir hayatın öznesi olabilirler. Bunun için sosyal alanlara, fırsatlara ve güven ortamına ihtiyaç var. Gençleri özne olarak ele alan politikalar ile sosyal uyum süreci desteklenmeli ve sürdürülebilir kılınmalı.  

Mülteci gençlerin eğitime erişimi sınırlı 

Türkiye’de 14-30 yaş aralığında bir milyonun üzerinde Suriyeli genç yaşıyor. Zorla yerinden edilmiş gençlerin çok sınırlı bir kısmı, Türkiye’de eğitim hayatına devam edebiliyor. Gençler göçle geldikleri Türkiye’de, anadilde eğitim imkânı bulamıyor ve kendilerini güvende hissedemiyor. Türkiye’nin mevcut eğitim sistemine uyum sağlamak ise uzun ve zorlu bir süreç. Bu gibi nedenler sebebiyle eğitime katılım oranı oldukça sınırlı kalıyor. Eğitim hayatına devam edebilen sınırlı sayıdaki genç ise etkin ve verimli bir hayatı sürdüremiyor.   

Mülteci gençler eğitimlerine devam edebilmek için bursa ihtiyaç duyuyor; fakat verilen burslar sınırlı ve ihtiyacı karşılamıyor.   

Kötü hijyen koşulları kalıcı hastalıklara sebep oluyor 

Savaş ve göç, ruh ve beden sağlığını doğrudan etkiliyor. Özellikle sağlık hizmetlerine erişemeyen kadınlar ve gençler bunun doğurduğu ciddi sorunlar ile mücadele ediyor. Her 5 gençten 4’ü sağlık durumlarını kötü veya çok kötü olarak ifade ediyor. Gençler, genç dostu sağlık hizmeti modeliyle ayrımcılıktan uzak bir şekilde, kendi istediği hizmetlere erişebilmeli. 

Üreme eğilimin arttığı göç dönemlerinde, kötü hijyen koşulları ölümlere ya da kalıcı hastalıklara sebep oluyor. 

Travma sonrası stres ile baş etmek için mülteci gençlerin kendi ana dillerinde psikososyal destek hizmetlerine erişmesi hayati önem taşıyor ve süreçle mücadele etmeyi kolaylaştırıyor. 

Ucuz ve güvencesiz iş gücü  

Mülteci gençlere yüklenen sorumluluklar, gençlerin kendi hayatlarına şekil vermesini imkânsızlaştırıyor. Ailenin geri kalanına bakma işi genelde gençler tarafından üstleniliyor. Gençler, mesleklerini icra edebilecekleri yasal çerçeveyle uyumlu adil bir hayat süremiyor. 

Ailelerin hayatlarına devam edebilmesi veya daha iyi ekonomik koşullara sahip olabilmesi için, gençler ucuz iş gücü piyasasında görünmez ve güvencesiz bir şekilde çalışmak zorunda bırakılıyor. 

Bitmeyen mesai saatleri, verilmeyen maaşlar ve üstüne ayrımcılığın her türlü biçimi, gençlerin maruz kaldığı hak ihlallerinin başında geliyor. Bu durum gençlerin içe kapanma ve yalnızlaşma gibi kötü sonuçları beraberinde getiriyor.    

Gençlerin özel alanı yok 

Türkiye’de yaşayan yaklaşık 4 milyon Suriyeli mültecinin 250 bini kamplarda yaşıyor. Geri kalan kısım ise Türkiye’nin çeşitli illerine dağılmış durumda.     

Başta sınır illeri olmak üzere, yaşamlarını büyük illerde devam ettiren mülteciler; 3-5 ailenin bir arada kaldığı, zorlu fiziki şartları olan barınaklarda yaşıyor. 

Bu barınma şartları altında bireylerin özel alanı bulunmuyor. Bu durum özellikle gençler için psikolojik ve kişisel bir yoksunluk hali oluşturuyor. Evde kendine yer bulamayan gençler, farklı mekânlarda bu arayışı sürdürüyor.  

Gençler kendilerini var edebilecek, kültürlerini yaşatabilecek, anadilde konuşabilecek, kısacası yargılanmadan yer alabilecek sosyal ortamlar bulmakta zorlanıyor. Ya dil engeline takılıyor, ya da kendini güvende hissetmediği için hiç kimseyle iletişim kurmuyor. Bu da İçe kapanma, tükenme, var olamama ve kendini hiçbir yere ait hissedememe gibi temel sorunlar getiriyor. 

Değişimin öncüsü gençler, toplumsal birlikteliğin bir parçası. Kendi talepleri ve istedikleri doğrultusunda şekillenen ve ihtiyaçlarına cevap verebilen mekanizmalarla buluşmaları kritik önem taşıyor.  

Seyahat Özgürlüğü 

Geçici koruma statüsünde bulunan gençler, bulundukları il dışında herhangi bir yere seyahat etmek için ilgili kurumlardan izin almak zorunda.  Söz konusu uygulama hareket özgürlüğünü ciddi anlamda kısıtlıyor. Genç mülteciler (ve geçici koruma statüsünde olan tüm mülteciler) hastalık gibi acil durumlarda bile, bu izinleri almak durumunda bırakılıyor. Bazı illerde yaşanan yoğunluk sebebiyle, iznin alınması günlerce sürebiliyor. Gençlerin farklı alanları görmeleri, farklı fırsatlardan faydalanabilmeleri, kendilerini güçlendirerek sosyal hayata dahil olabilmeleri için seyahat özgürlüğü ile ilgili kısıtlamaların ortadan kalkması gerekiyor.    

7 yıllık geçici koruma dünyada bir ilk 

Suriyeli mültecilere 2011 itibarıyla verilen geçici koruma statüsü, 7 yılı geride bıraktı.  Geçici koruma statüsü, mültecilerin hizmetlere erişimini önemli ölçüde sınırlıyor. Dünyada ilk kez 7 yıl kadar uzun tutulan geçici koruma statüsü, içinde bulunulan belirsizlik sebebiyle mültecilerin geleceğe dair öngörüde bulunması ve plan yapmasını engelliyor. Etkin bir çözüm için Suriyeli mültecilerin yasal statülerinin netleştirilmesi gerekiyor. Bununla beraber, atılacak her adımın kalıcı bir politika çerçevesinde örgütlenmesi ve bireyleri güçlendirmeye yönelik çalışmaları kapsaması gerekiyor. Özellikle dezavantajlı bireylere karşı, özel önlem ve koruma süreçleri hızlı bir şekilde devreye sokulmalı. Mülteci genç, mülteci kadın veya mülteci LGBTI+ gibi ihtiyaçları farklılık gözeten gruplar iyi okunabilmeli ve farklılaşan ihtiyaçlarına göre çözüm geliştirilmeli.  

M.Bahri Telli

Toplum Gönüllüleri Vakfı
Genç Mültecileri Destekleme Projesi Birim Koordinatörü

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Benzer Haberler