Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) tarafından hazırlanan, Türkiye’de fosil yakıt teşviklerinin takibini yapan, yeni interaktif web sayfası yayınlandı. Bu çalışmayla, dünya genelinde fosil yakıt kullanımında önemli bir finansal destek mekanizması olarak öne çıkan fosil yakıt teşviklerinin Türkiye’deki görünümüne odaklanılıyor. Fosil yakıt teşviklerinin Türkiye’nin iklim politikalarına, 2053 net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda, fayda sunmadığı vurgulanıyor.
“SEFiA Fosil Yakıt Teşvikleri Takibi” hükümetler tarafından sağlanan finansal destekler ve gelir ya da fiyat desteklerini kapsayan fosil yakıt teşviklerini; bütçe transferleri ve vergi harcamaları olarak iki ana kalemde toplulaştırıyor. Fosil yakıt teşvikleri hesaplamalarına dair farklı yaklaşımları değerlendiriyor ve Türkiye’de fosil yakıt teşviklerinin takibinin neden önemli olduğunu tartışıyor.
Kamuya açık kaynaklardan faydalanarak hazırlanan çalışma, fosil yakıt teşviklerini yıllara ve kaynaklarına göre ayrıştırıyor. Hesaplamalarda kullanılan tüm kaynakların yanında oluşturulan veri seti de paylaşıma sunuluyor.
Türkiye’nin enerji ve çevre politikalarıyla fosil yakıt teşvikleri arasında, kömürlü termik santrallere sağlanan sübvansiyonlar ve kapasite mekanizması gibi ödemelere bağlı olarak, büyük bir uyumsuzluk söz konusu.
Türkiye’de 2022 yılında 41,4 milyar TL olan toplam fosil yakıt teşvikleri, 2023 yılı itibarıyla 63,8 milyar TL’ye yükseliyor. Alt kırılımlarına bakıldığında 2022 yılında 29,3 milyar TL olan vergi harcamaları 2023 yılında 43,8 milyar TL’ye; aynı dönemde bütçe transferleri ise 12,1 milyar TL’den 20 milyar TL’ye ulaşıyor. Teşviklerin büyük çoğunluğunu petrol ve doğal gaz oluşturuyor.
Bengisu Özenç, SEFiA Direktörü: Fosil yakıt teşvikleri, fiyatları düşük tutarak tüketicileri korumayı amaçlasa da; daha yüksek vergilere/borçlanmaya, kaynak ve gelir dağılımında verimsizliğe ve olumsuz sağlık etkilerine neden oluyor. Türkiye’nin fosil yakıt teşviklerini sürdürmekteki ısrarı, hatırı sayılır bir kaynak harcamasına neden olmasının yanında, enerjide ithal bağımlılığını artırması bakımından da cari işlemler dengesini bozucu bir etkiye sahip. Fosil yakıt teşviklerinin kaldırılmasından sağlanacak tasarruflar, kamu faydasını gözeten ve Türkiye’nin 2053 net-sıfır patikası ile uyumlu kalkınma politikalarını destekleyecek alanlara yönlendirilebilir.
Taylan Kurt, SEFiA Analisti: Üstünde durulması gereken bir diğer konu, fosil yakıt teşviklerinin gelir dağılımına etkisi. Teşviklerden en fazla yararlanan kesim, yoksul hanehalkları değil, onlardan daha fazla enerji tüketen zengin hanehalkları. IMF’nin 20 adet gelişmekte olan ülkedeki fosil yakıt teşviklerinin dağılımsal etkisini incelediği çalışmada nüfusun en zengin %20’lik kesimi fosil yakıt sübvansiyonlarının %43’lük kısımından fayda sağlıyor. Bu oran en yoksul %20’lik kesim için sadece %7 seviyesinde. Nüfusun en yoksul %60’lık kesimi fosil yakıt teşviklerinden en zengin %5’lik kesim kadar bile fayda sağlayamıyor. Tartışmalar kapsamında bu adaletsizliğin de göz önünde bulundurulması gerekiyor. Fosil yakıt sübvansiyonlarının kaldırılarak elde edilen gelirin daha iyi hedeflenmiş sosyal harcamalara aktarılması ve üretken yatırımlar için kullanılması gerekiyor.