Söz konusu başvuru, İdarenin doğa ve insan haklarına aykırı tutum ve davranışlarını sonlandırarak, Marmara Gölü’nün yasal mevzuata uygun bir şekilde korunmasını sağlamasını ve gölün eski haline dönmesi için gölü besleyen kanallardan su verilmesini kapsıyor.
Türkiye’deki 184 Önemli Kuş Alanı ve 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri.
Manisa’daki Marmara Gölü, barındırdığı biyolojik ve kültürel değerleriyle ender bulunan sulak alanlardan biri. 2017 yılında Ulusal Öneme Haiz Sulak Alan olarak tescillenen Marmara Gölü, Ramsar Sözleşmesi kapsamında hazırlanan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği hükümlerine göre mutlak koruma altında olması gereken bir sulak alan ekosistemi. Göl, kuşlar açısından önemli bir konaklama, beslenme ve üreme alanı. Türkiye’deki 184 Önemli Kuş Alanı’ndan ve 305 Önemli Doğa Alanı’ndan biri.
Geçtiğimiz yıllara kadar kış aylarında gölde yaklaşık 65 bin su kuşu görülmekteydi. Nesli tehlike altına girmeye yakın olan tepeli pelikan Pelecanus crispus türünün dünya nüfusunun %9’u kış aylarında Marmara Gölü’nde beslenmekte ve kışı burada geçirmekteydi. Alana Önemli Doğa Alanı statüsünü kazandıran, göle ve Türkiye’ye endemik balık türleri için de yaşam alanıydı. 2011 yılından 2021 yılına kadar geçen 10 yıllık süreçte, yanlış planlama ve uygulamalar sebebiyle, göl yüzey alanının %98,18’lik bir kısmı yok oldu.
Gölün kurumasından dolayı balıkçı aileleri göç etmek zorunda kaldı.
Gölün ana besleme kaynağı Gördes Çayı’nın göle ulaşması, DSİ’nin yaptığı Gördes Barajı nedeniyle engellendi. Gediz Nehri’nden göle su pompalanması için kullanılabilecek olan Ahmetli Regülatörü de yine İdare tarafından çalıştırılmıyor. Kurumadan dolayı sadece biyoçeşitlilik değil, göl kıyısındaki sosyo-ekonomik yaşam da tahrip oldu. Kooperatif eliyle yürütülen balıkçılık tamamen sona erdi. Bu nedenle yöredeki kimi balıkçı aileleri bölgeden göç etmek zorunda kaldılar.
‘’ Marmara Gölü’nün kurumuş olması, iklim krizinin olumsuz sonuçlarını derinleştiren bir etkiye yol açıyor.
‘’Başvuruyu yapan Doğa Derneği hukuk danışmanı Av. Cem Altıparmak, “Kamu İdaresinin hatalı kararları, ihmali ve plansızlığı sebebiyle Marmara Gölü’nün kurumuş olması, iklim krizinin olumsuz sonuçlarını derinleştiren bir etkiye yol açıyor. Bu olumsuzluğun ortadan kaldırılması ve doğanın haklarının korunması için Kamu Denetçiliği Kurumu’na yaptığımız başvuru, Türkiye için de bir ilk. Bu başvuru, doğanın hakları için çalışan sivil toplum kuruluşlarının savunuculuk faaliyetlerine olumlu bir katkı sağlayacak. Marmara Gölü’ne ivedilikle su verilmesi ve göl çevresindeki su tüketiminin azaltılması için başvurumuzun olumlu sonuçlanmasını bekliyoruz.“ dedi.